Dini Bilgiler Ansiklopedisi
Keramet
KERAMET
Keramet, velilerin gerçekleştirdiğine inanılan olağanüstü olay ya da davranış, bunu sağlayan güçtür.
İslam kelamcılarından Mutezile bilginleri ile bazı Eş’ariye bilginleri akla aykırı olduğu gerekçesiyle kerameti yadsırlar. Ama İslam bilginlerinin büyük çoğunluğu kerametin olabilirliğini kabul ederler. Mutasavvıflar ise kerameti veliliğin ayrılmaz bir parçası sayarlar. Bununla birlikte bütün bilginler, kerametin bağlayıcı bir kanıt ve ermişlik göstergesi sayılamayacağında, kerameti yadsımanın dinsel bir sorumluluk getirmeyeceğinde görüş birliği içindedirler. Mutasavvıflara göre iki türlü keramet vardır. Maddi, sûri ya da kevni keramet olarak nitelenen birinci tür, denizde yürümek, uçmak, zaman ve mekânı aşmak gibi doğa yasalarına aykırı, gözlemlenebilir olaylardan oluşur. Bu tür keramete, keramet-i faniye adı da verilir.
İlmi, manevi ya da hakiki keramet olarak nitelenen ikinci tür, yetkin bilgi ve ahlaktan kaynaklanır ve daha çok müritlerin durumlarını değiştirmeyi, bilgi ve hikmetle etkilemeyi, kötü huyları gidermeyi amaçlar. Bu tür keramete keramet-i tabiiye adı da verilir. Mutasavvıflar kerameti Tanrı’nın bir bağışı ve sınaması sayar, yetkin insanın kerametle değil, kulluk görevleriyle ilgilenmesini, ortaya çıkması durumunda kerameti gizlemesini öğütlerler. Veli kerameti amaç edinmemeli, doğruluk için çalışmalıdır. Her mutasavvıf ölçü olarak şeriata uymak zorundadır; dolayısıyla en büyük keramet kötü huylan yok etmek, erdemlerle donanmaktır. Keramet, onu önemseyenler için gerçek yetkinliğe ulaşmaktan alıkoyan bir engele dönüşebilir. Keramete takılıp kalan mutasavvıf gerçek görevlerini unutur, dolayısıyla yetkinlik aşamasına ulaşamaz.