Dini Bilgiler Ansiklopedisi
Kur'an Bilgileri
KUR'AN'I KERİM
Kur’an, Cebrail melek aracılığı ile Peygamberimize, Peygamberimiz aracılığı ile de tüm insanlara gelmiş olan son ilâhi kitabın adıdır. Allah Kur’an’da, insanın dünya hayatını şekillendirmiş, insanların uyması gereken temel ilke ve amaçları göstermiştir. Kur’an, insanların doğru bilgiye vahiy yoluyla ulaşmasını, doğru inanarak doğru davranmasını amaçlamıştır.
Doğru Bilgi:
Allah gizli ve açık her şeyi bilen, sınırsız bilgi sahibi, yüce varlıktır. İnsana da okumasını emreden, insana kalemle yazmayı ve bilmediğini de öğreten odur.
(Alak suresi, 3-5. ayetler) Kur’an, Rabb’in katından gelen gerçektir. (Bakara suresi, 147. ayet) Çünkü Kur’an’ı göklerdeki ve yerdeki gizlilikleri bilen indirmiştir. (Furkan suresi, 6. ayet) Kur’an, peygambere bilge ve bilgin olan Allah katından
gelmiştir. (Neml suresi, 6. ayet)
Kur’an’daki bilgiler, kesin doğru bilgilerdir. Kur’an da yalan, yanlış, birbirine zıt bilgiler bulunmaz. Kur’an, Allah dışında birinin katından olsaydı, onda çok çelişkiler bulunurdu. (Nisa suresi, 82. ayet) Kur’an, en doğru bilgilerin yer aldığı ve insanlara doğru bilgiyi öğreten yüce bir kitaptır.
Allah, gönderdiği kitapla doğru bilgiyi öğretirken, insanların da doğru bilgiyi aramalarını emretmiştir. “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için, o haberin doğruluğunu araştırın. (Hucurat suresi, 6. ayet) O halde, her duyduğumuza göre davranmamalıyız. Edindiğimiz bilgilerin ve aldığımız haberlerin doğruluğunu araştırıp ona göre hareket etmeliyiz. Doğru bilginin zıddı olan yalan-yanlış bilgi ise, fert ve toplum hayatını yaralayan, insanların güven ve mutluluğunu tehdit eden en tehlikeli durumlardan biridir. Yalan sözden sakınmalı; kendi aleyhimize de olsa doğrudan ve doğrulardan yana olmalıyız.
Doğru İnanç
Kur’an’daki doğru bilgiler insanı doğru inanmaya sevkeder.
Yüce Allah şöyle buyurur: “ Ey insanlar! Peygamber size Rabb’inizden gerçeği getirdi. Kendi iyiliğiniz için inanın. Eğer inkâr ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olanlar Allah’a aittir. Allah bilgindir, bilgedir.” (Nisa suresi, 170. ayet) Bu yüzden “Rabb’inden kendisine indirilene, Allah’ın peygamberi de, inanlar da inandı...İşittik, itaat ettik. Rabb’imiz bizi bağışlamanı dileriz; dönüş ancak Sanadır, dediler” (Bakara suresi, 285. ayet) Tüm gerçekler ortadayken “Aralarında ona inananda vardır, inanmayan da. Bozguncuları en iyi bilen Rabb’indir.” (Yunus suresi, 40. ayet)
Kur’an, doğru bilgiye göre açıklanan, inanan bir topluma rahmet ve rehber olan bir kitaptır. (Araf suresi, 52. ayet) Kur’an insanı doğru inanmaya yönlendirir. “Bu Kur’an, en doğru olana iletir ve yararlı işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir ödül olduğunu ve ahirete inanmayanlara acı bir azap hazırladığımızı müjdeler.”(İsra suresi, 9-10.ayetler)
Sırat-ı Müstakîm nedir?
Kur’an-ı Kerim doğru inanca davet ederken, batıl-yanlış inançlardan da uzak durmamızı ister. Kur’an’ın doğru bilgilerle gösterdiği, doğru inanç ve doğru davranışın olduğu İslam dini yoluna Sıratı Müstakîm (Doğru Yol) denir.
Doğru Davranış
Doğru bilgi ve doğru inanışın doğal sonucu, doğru davranıştır. Kur’an-ı Kerim, insanların doğru inanmalarını sağlayarak, doğru davranmaya yöneltir. Kur’an ayetleri, iyi davranışlı kimselere rahmet ve rehber olan, hikmetli ayetlerdir. (Lokman suresi,2- 3. ayetler)
Kur’an’da, Allah’ın indirdiği dine uygun her türlü tutum, yararlı, ıslah edici, düzeltici, içinde dirlik düzenlik barındıran davranışlara, doğru davranış (salih amel) denir. Salih amel Allah’ın rızasına, kişinin ve toplumun menfaatine uygun olan her güzel iş, söz ve davranıştır.
Doğru davranış (salih amel) kulu, Allah katında manevi derecelere ve mutluluklara yükseltir. “İnanıp da salih ameller işleyenler için devamlı bir mükâfat vardır.” (Tin suresi, 6. ayet) ve “Şüphesiz iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratılmışların en hayırlısıdırlar.” (Beyyine suresi, 7. ayet )
Allah insanları yaratmış, aralarından elçiler göndererek doğru bilgi, doğru inanış ve doğru davranışı göstermiş ve bizi bir imtihana tabi tutmuştur. “O, hanginizin daha güzel davranış (amel) yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”(Mülk suresi, 2. ayet)
İnsanlar davranışlarında hürdür. Doğru ve faydalı davranışların yanında, yanlış ve zararlı davranışlar da yapabilir. Hareketlerindeki serbestlikten ve davranışları seçebilme hakkından dolayı, yaptıklarından sorumlu tutulmuştur.
Kur’an-ı Kerim’i Okumak
Kur’an-ı Kerim, Allah tarafından, okunmak, anlaşılmak ve yaşanmak için gönderilmiş ilahi bir kitaptır. Kur’an’ı yüzünden okuyabileceğimiz gibi, tercümelerini de okuyabiliriz. Kur’an okurken, büyük bir saygı ve düşünüp anlama çabası içerisinde olmalıyız.
Kur’an’ı Yüzünden Okumak
Kur’an Arapça olarak indirilmiştir. Kur’an-ı yüzünden okumak demek, orjinal Arapça metnini okumak demektir. Peygamberimiz, “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”(Buhari, Kur’an’ın faziletleri) buyurarak Kur’an öğrenmenin ve okumanın önemine işaret etmiştir. Başka hadislerde de şöyle buyurmuştur: “Kur’an okuyunuz. Çünkü o, kıyamet günü okuyanlara şefaat edecektir. Kim Allah’ın kitabı Kur’an’dan bir harf okursa onun için bir sevap vardır. Her sevabın karşılığı da on kat verilecektir.”
Kur’ an okumanın yeri ve zamanı var mıdır?
Kur’an-ı Kerim, okunması ve dinlenmesine engel olunmayacak her yer ve zamanda, istendiği kadar okunabilir. Kur’an okumanın belirli vakti yoktur. Özellikle cuma günü, bayram ve kandil gecelerinde Yasin suresi başta olmak üzere Kur’an’dan bölümler okumak çok güzeldir. Kur’an okumak çok sevimli ve müslümana yakışan bir davranıştır
Kur’an okumak sünnet iken, okunan Kur’an-ı dinlemek farzdır.
Yüce Allah “Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” (A’râf suresi, 204. ayet) buyurmuştur.
Kur’ an okurken neye dikkat edilmelidir?
Kur’an okurken mümkünse abdest alınmalı ve Kur’an, belden yukarı tutulmaya çalışılmalıdır. Kur’an okumaya mutlaka Eûzü besmele çekerek başlanmalıdır. Harfleri düzgün çıkarmaya, kelimeleri doğru okumaya özen gösterilmelidir. Her gün bir miktar da olsa Kur’an okumaya vakit ayırmalı, Kur’an’la bağımız hiçbir gün koparılmamalıdır. Böylelikle Allah’ın bize gönderdiği yüce kitabı okuyup, üzerinde düşünerek, hem Allah katında çok güzel bir davranış yapmış oluruz; hem de onu okumanın ruhumuzda ve iç dünyamızda açacağı yeni ufukların farkına varmış oluruz.
Kur’an’ın Tercümesini (Meal) Okumak Meal, bir şeyin özü, özeti, varacağı sonuç demektir.
Kur’an’ın hiçbir dile tam bir tercümesi yapılamayacağı için, onun tercümelerine meal (çeviri) denmektedir. Meal, ne kadar güzel olursa olsun Kur’an hükmünde olmadığından, meal okumak insanda Kur’an okumayla aynı etkiyi göstermez. Ancak herkes Arapça dilini ve inceliklerini bilmediğinden ve Kur’an’da tüm insanlığa geldiğinden, mealler hazırlamak ve tüm insanların okumasına imkân sağlamak zorunluluk haline gelmiştir.
Kur’an’la, meali aynı mıdır?
Bir metni başka bir dile, aynen çevirmek mümkün değildir. Hele Kur’an gibi ilâhi ve anlam hazineleri yüklü bir kitabı başka dile eksiksiz çevirmek daha da imkânsızdır. Kur’an, mealleriyle ölçülmemelidir. Mealler, Kur’an’dan anlaşılan manalardan birer demettir. Bu gerçeği göz önünde bulundurmak kaydıyla meal yapmak ve okumak, yüreklere etki eden, güzel bir davranıştır. Arapçayı bilmeyenlerin meallerden de olsa Kur’an’ı okuyup anlamaya çalışmaları, Müslümana düşen bir görevdir.
Kur’an’ın ilk Türkçe meali Uygur Türkçesi ile yapılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise meal çalışmaları hız kazanmıştır. Türk milleti, diğer Müslüman milletler gibi, Kur’an’ı yüzünden okudukları ve ezberledikleri gibi, tercümesinden de okuyarak Allah’ın insanlara gönderdiği ilahi mesajları öğrenmeye büyük önem vermişlerdir. Yüce Allah şöyle buyurur: “Sana vahyedilen Rabb’inin kitabını oku. Bu kitabın sözlerini kimse değiştiremez. Sen onun dışında sığınak bulamazsın.” (Kehf suresi, 27. ayet) “Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu, lâyık olduğu şekilde okurlar. Bunlar ona gerçekten iman ederler. Ona iman etmeyenler ise hüsrana uğrayanlardır.” (Bakara suresi, 121. ayet )
Kur’an’ı niçin okumalıyız?
Kur’an, verdiği haberler, emirler ve öğütler ile akıl sahiplerine düşünce kapılarını açmış, doğru yolu göstermiştir. Kur’an bir ışık ve nurdur, aldanıştan kurtuluş vesilesidir. Kalp ve zihindeki hastalıkların, kin, düşmanlık, kıskançlık, bölücülük gibi pek çok kötü huyların ilacı ve şifa kaynağıdır. Kur’an’ın adlarından biri de Şifa ve Furkan (hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayıran) dır. İlahî bilgilere, mesaj ve öğütlere ulaşmak, ancak Kur’an’ın meallerini ve onu açıklayan tefsirlerini okumakla mümkündür. İnsan bilmediği ile amel edemez. İslam, Kur’an’a uygun davranmamızı istediğine göre, Kur’an’ı çokça okuyup içindekilerden haberdar olmalıyız.
Tevrat’ta Allah’a nisbet edilen bir söz ne kadar anlamlıdır: “Ey insan! Sevdiğin bir dostun sana bir mektup gönderse, her işi bırakıp onu okur ve ne yazdığını anlamaya çalışırsın. Ben de Rabb’in olarak sana bir kitap gönderdim. Niçin benim kitabımı o mektup gibi açıp okumuyor ve dediklerimi anlamaya çalışmıyorsun? Yoksa benim kitabım senin gözünde dostunun mektubundan daha mı az önemlidir?”
Kur’an’ı Anlamak ve Yorumlamak
Gerek Arapça metninden, gerekse Türkçe mealinden Kur’an-ı Kerim’i okumak, okuyana ve dinleyene sevap kazandıran çok güzel bir davranıştır. Ancak daha da önemlisi okuduğumuz Kur’an’ı anlamak, yorumlamak ve çıkardığımız derslerle hayatımıza yön vermek olmalıdır.
Kur’an Anlaşılmak İçin İndirilmiştir Kur’an’da inanç, ibadet, ahlâk, insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümler, peygamberler ve milletlerinin başına gelen olaylar gibi pek çok konu bulunmaktadır. 114 sûre ve yaklaşık 6666 ayette insanın Allah’a karşı, insana ve topluma karşı görevleri sıralanmakta, değişik emirler ve öğütler verilmektedir. Bütün bu bilgilere insanların ulaşması için Kur’an’ı okuyup, içerisindekileri anlamaya çalışması gerekir. Kur’an’ı anladığımız ölçüde hayatımızdaki yanlışları düzeltiriz. Sözlerimizde, davranışlarımızda, başkaları ile olan ilişkilerimizde daha dikkatli oluruz.
Kur’an-ı Kerim, büyük-küçük, kadın-erkek, zengin-fakir, her çağdaki ve her yaştaki insanın anlayabileceği özelliktedir. Aklı başında her insan Kur’an’ı anlayabilir. Zaten Kur’an insanların, ayetleri üzerinde düşünmeleri ve aklı olanların öğüt almaları için indirilmiş bir kitaptır.(Sa’d suresi, 29. ayet) “İşte bu Kur’an, kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek bir ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir bildiridir.” (İbrahim suresi, 92. ayet)
Kur’an okurken anlamaya çalışmalı, dilimizle söylediğimiz kelimelerin anlamlarını beynimize ve kalbimize yerleştirmeye gayret etmeliyiz. Kur’an kandil gecelerinde, mevlidlerde veya mezarlıklarda okunsun diye gönderilmiş bir kitap değildir. O, anlaşılsın ve yaşansın diye gönderilmiş ilahî bir vahiydir. İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Âkif Ersoy Kur’an’ın asıl indiriliş amacının anlaşılmak olduğunu şu dizelerle anlatır:
“Ya açar nazmı celîlin bakarız yaprağına Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.”
Sevgili Peygamberimiz, Kur’an’ı okuma ve anlama çabasına göre insanları şöyle sıfatlandırır: “Halis bir mümin ki: Kur’an okur ve gereği ile amel eder; o, tadı güzel, kokusu güzel turunç meyvesi gibidir. Bir mümin de Kur’an okumaz, fakat gereği ile amel eder; bu da tadı güzel, fakat kokusu olmayan hurma gibidir. Kur’an okuyan fakat gereğiyle amel etmeyen münafığın benzeri de kokusu güzel fakat tadı acı, reyhane otu gibidir. Kur’an okumayan münafığın benzeri de tadı acı ve kötü, kokusu acı Ebu Cehil karpuzu gibidir.”(Buhari, Kur’an’ı Kerim’in faziletleri)
İnsanlar hayatın akışı içinde, gerekli-gereksiz nice kitapları, sesli ve görüntülü eserleri anlamak için çaba sarf etmektedirler. Kur’an-ı Kerim bütün bunlar içinde anlaşılmayı ve üzerinde kafa yorulmayı en çok hak eden kitaptır. Kur’an’a, hakettiği değeri onu anlamaya ve yaşamaya çalışarak gösterelim.
Kur’an’ı Anlama ve Yorumlamada Temel İlkeler
Kur’an’ı Kerim, Arapça bilenler tarafından orijinal metninden okuyarak anlaşılabilir. Arapça bilmeyenler ise tercümelere (meal) başvurarak onu anlamaya çalışırlar. Kur’an’ın bazı bölümleri ise daha derin bilgi ve uzman kişilerce açıklama gerektirir ki, bu tür durumlarda din bilginlerinin yazdığı tefsir (açıklayıp yorumlama) kitaplarına başvurulması gerekir.
Kur’an hakkında en geniş açıklamaları ve ayrıntılı yorumları, tefsir kitaplarından elde edebiliriz.
Kur’an’ı anlamada ve yorumlamada nelere dikkat etmeliyiz?
- Kur’an’ın büyüklük ve yüceliğinin, onun ilahî bir kitap olduğunun farkında olmak gerekir.
- Kur’an’ın insanlara okunmak, anlaşılmak ve yaşanmak için geldiğinin bilincine varmak gerekir.
- Kur’an’ı heyecanla, dikkatle, büyük bir saygı ve sevgi içerisinde tarafsız ve önyargısız okuyup anlamaya çalışmak gerekir.
- Kuran’ın manalarını anlamak ve içerdiği hüküm ve hikmetleri öğrenmeye çalışmak lazımdır.
- Kur’an’ın muhatabının kendisi olduğunun farkında olup, onun bütün emir, yasak, hitap, müjde ve uyarılarının doğrudan kendi şahsına olduğunun bilincinde olmak gerekir.
- Kur’an’ı anlama ve yorumlamada Peygamberimizin sünnetinden ve onun getirdiği yorum ve örneklikten yararlanmak gerekir.
- Kur’an’ı kendi görüşü, menfaat ve isteğine göre anlayıp yorumlamak son derece yanlıştır.
- Kur’an’ın evrensel olduğunun farkında olarak, evrensel yorumlar getirmek gerekir.
- Kur’an’ın bütünselliğinin olduğunu bilmek gerekir. Bir ayete göre değil, konuyla ilgili tüm ayetlerin okunup incelenmesiyle bir sonuca varılacağı bilinmelidir.
- Kur’an’ı anlama ve yorumlamada günün gereklerini ve bilimsel gelişmeleri de dikkate alarak, Kur’an’ın yeni keşfedilen yönlerine, satır aralarına dikkat çekmek gerekir.
- Kur’an’da pek çok ayetin iniş sebebi vardır. Bu sebepleri bilmeden veya tam öğrenmeden sağlıklı yorumlar yapılamaz.
- Kur’an’ı okumak, anlamak ve yorumlamak bir ibadettir. İbadeti gerektiği şekilde, gücümüzün yettiği ölçüde, istekli, samimi, gösterişten uzak, yapmalıyız.
- Diğer islami ilimlere vakıf olmalıyız.
Kur’an yazılı eserlerden tamamen farklıdır. Konular, bölümler, ana ve alt başlıklar altında işlenmez. Kur’an’ın iç içe geçmiş bir anlam örgüsü vardır. Ayetler, kendinden önceki ve sonraki ayetler ve Kur’an’ın tümü göz önünde bulundurularak anlaşılmalıdır.
Kur’an’ın anlaşılması dinamik bir olgudur. İlmi ve fikri gelişmeler onun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
İnsanlara düşen, Allah’ın tüm insanlara gönderdiği yüce kitabını her şeyden üstün tutmak; doğru bilgi, doğru inanç ve doğru davranışı bizlere öğreten ayetlerini samimi olarak okuyup, anlayıp, yorumlayarak, hayatımıza yön vermeye çalışmaktır.
ÖZET
Bu ünite “Vahiy ve Akıl” öğrenme alanına ait bir ünitedir. Allah, Cebrail aracılığıyla son peygamberi Hz. Muhammed’e son dini İslâm’ı ve son kitabı Kur’an - ı Kerim’i göndermiştir. Kur’an-ı Kerim, vahiy yoluyla yirmi üç yılda gelmesi tamamlanmış bir kitaptır. Kur’an, akıllara ve gönüllere hitap eder. Kur’an’ın temel amacı insanların doğru bilgi ve doğru inanca sahip olmaları ve bunun neticesinde doğru davranışlarda bulunmalarıdır. Kur’an’ın verdiği bilgiler en doğru, öğrettiği inançlar en doğru, istediği davranışlar da en güzel davranışlardır. Bu bilgilere insan Kur’an’ı okuyarak ulaşabilir. Bu yüzden Kur’an okumak son derece gerekli bir davranıştır.
Kur’an’ı orijinal metninden(yüzünden) okumak sevaptır. Asıl yapılması gereken ise Kur’an’ın tercümesini (meal) okumak ve içindekilerden haberdar olmaktır. Çünkü Kur’an anlaşılmak için indirilmiştir. Yaşayanlara bir hayat rehberidir. Kur’an’ı okuma, anlama ve yorumlamada bazı temel ilkeler de vardır. Bu ilkelere dikkat ederek Kur’an’ı okumalı ve ona uygun davranmalıyız