Dini Bilgiler Ansiklopedisi
Dinimizin Evrensel Ogutleri
DİNİMİZİN EVRENSEL ÖĞÜTLERİ
Dinler, insanların inanç ve davranışlarını güzelleştirmek isterler. Bu amaçla, insanlara çeşitli öğütlerde bulunurlar .Bu özellik, dünyadaki bütün dinler için geçerlidir ve evrenseldir. Dinin kendisi de evrensel bir olgudur. Dünyanın her tarafında bir veya birden fazla dine inanılmakta ve inanılan dine göre yaşanmaktadır. Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz:
Dinlerin evrensel öğütleri vardır. Bu öğütlerin amacı, insanların hayatını kolaylaştırmak, güzelleştirmek ve iyileştirmektir.
Dinlerin ve İslam’ın evrensel nitelikte bir çok öğüdü vardır. Aşağı.da bunlardan bazıları açıklanmaktadır.
1. DOĞRULUK*
Doğruluk, dinimizin öğütlediği güzel huyların başında gelmektedir. Yüce Allah, Kuran’ımızın ilk suresi olan Fatiha'da, Müslümanlara şu duayı öğretmektedir:
''. ..Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi, doğru yola ilet. Kendisine nimet verdiklerinin yoluna, sapıtmışların ve gazaba uğramışların yoluna değil. ''
Dinimiz her zaman doğru ve doğrudan yana olmamızı istemektedir. Yalan söylemeyi, ölçü ve tartıda hile yapmayı, iftira atmayı, yalan yere şahitlik etmeyi yasaklamaktadır.
2. TEMİZLİK
Temizlik, dinlerin evrensel öğütleri arasında yer alan ve İslam’ın da önemle öğütlediği temel konulardan biridir. Peygamberimiz, temizliğin imandan olduğunu ve hatta imanın yarısı olduğunu bildiren sözler söylemiştir.
Sevgili peygamberimiz, temizlik konusunda da Müslümanlara örnek olmuştur. 0, hiçbir zaman çok yeni ve Lüks giysilere sahip olmamıştır. Fakat, giydiklerini tertemiz tutmuştur. Saçının, sakalının temiz ve güzel taranmış olmasına özen göstermiştir. Sürekli güzel kokular sürünmüştür. Diş temizliğine dikkat etmiş ve ashabına dişlerini temiz tutmaları için öğüt vermiştir.
* Doğruluk konusunda kitabımızın 55. sayfasındaki Yalan ve Hile konusunu okuyunuz. Temizlik, sadece maddi temizlikten ibaret değildir. Manevi temizlik, yani ruh temizliği ve güzelliği de en az dış temizlik kadar önemlidir. Başka İslam olmak üzere, bütün dinler , insanların ruh temizliğini ve güzelliğini hedeflemişlerdir .Ruhu temiz olan, bunu davranışlarında da gösterecektir.
3. İYİLİK VE YARDIMSEVERLİK
iyilik ve yardımseverlik, dinlerin ve İslam dininin öğütlediği temel hususlardandır. Dinimiz, iyiliği, yardımseverliği ve cömertliği teşvik etmektedir. Kutsal kitabımızda yoksul ve düşkün insanlara yardımda bulunanlar cennetle müjdelenmektedir. Ancak, yardımın hiçbir karşılık beklenmeden yapılması, başa kakılmaması gerekir. Menfaat umularak yapılan veya sonradan başa kakılan yardımların iyilik ve yardımseverlik ile ilgisi olmaz. Bunlar için bir sevap da yoktur.
4. BÜYÜKLERE SAYGI, KÜÇÜKLERE SEVGİ GÖSTERMEK
''Büyüklere saygı, küçüklere sevgi'' aile, toplum ve bütün insanlık hayatı için önemli bir ilkedir. Bütün dinler, bu ilkeye uyulmasını öğütlemişlerdir. İslam dini de bu ilke üzerinde önemle durmuştur .
5. HAYVANLARA İYİ DAVRANMAK
Hayvanlara da iyi davranmalıyız. Onlara kötü davranmamalı, onlara işkence yapmamalıyız.
Dinler ve İslam dini bütün varlıklara olduğu gibi, hayvanlara karşı nasıl davranılması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunur. Özellikle İslam dini, her varlığı Allah'ın yarattığı ve insanların faydasına sunduğu bir emanet gibi gösterir. Her canlı değerlidir ve faydalıdır.
6. ÇEVREYİ KORUMAK
Çevre, insanın yaşadığı ortamda bulunan ve kendisine doğrudan veya dolaylı olarak etki eden etkenler bütünüdür. Bunun içinde, maddi çevre, sosyal çevre, manevi çevre gibi alt terimler bulunmaktadır. insan, mutlaka bir çevre içerisinde yaşar. Çevresinde bulunanlardan etkilenir. Aynı zamanda, çevresini etkiler. Akıllı bir varlık olduğu için, özellikle maddi çevrenin üzerinde, insanın etkisi büyüktür.
insanların bu konuyu yeniden düşünmelerinde, dinlerin önemli katkıları olacaktır. Aslında, dinler ve özellikle de bizim açımızdan, İslam dini, çevre bilincinin oluşması için evrensel öğütlere sahiptir. Ne yazık ki, insanlar bu öğütleri unutmuşlar veya farkında olmaksızın ihmal etmişlerdir. .
7. ZARARLI ALIŞKANLIKLARDAN KAÇINMAK
İnsanın sahip olduğu şeyler, yaşadığı sürece ona emanet edilmiştir. Mesela, insanın bedeni, sağlığı, zamanı, malı, çocukları ona emanettir. Emanet olan şeyin sahibine zarar verilmeden teslim edilmesi gerekir .Zira, emanet, bir kimsenin kendisine bırakılan bir şeyi muhafaza etmesi ve sahibine aynı şekilde iade etmesi anlamına gelmektedir. Allah'ın insana emanet ettiği bu şeylerin Allah'ın yasakladığı bir biçimde kullanılması emanete ihanet etmek demektir .
İslam, insana bedenini emanet kabul etmesini, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmasını emreder. Kendi bedenimize bile zarar veremeyiz. Bu sebeple, bedenimizin dokunulmazlığı vardır. Sadece hastalık durumunda, tıbbi müdahale gerektiğinde bu dokunulmazlık ortadan kalkar .İnsanın bedenini bu denli koruma altına alan İslam, ona zarar verebilecek alışkanlıkları da yasaklamaktadır .Mesela, içki insanın canına da malına da zarar veren, insanlık onurunu zedeleyen çok kötü bir alışkanlıktır .Kumar oynamak, aynı şekilde insanın her şeyini kaybetmesine yol açan kötü bir alışkanlıktır .Allah Teala içkiyi ve kumarı açık bir dille yasaklamaktadır:
''Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.''(II)
Sigara içmek pek çok insanın vazgeçemediği alışkanlıklardan birisidir .Sigaranın insan sağlığına zarar verdiğini bilmeyen de yoktur .Ancak alışkanlıklar insanlara bilerek yanlışı yaptıracak kadar güçlü olabilmektedir .En doğrusu bu türlü kötü ve zararlı davranışlara hiç alışmamaktır
8. BAŞKALARINA ZARAR VERMEMEK
Hiç kimse kendisine zarar verilmesini istemez. Çoğu dinde geçerli olan ve değişik şekillerde ifade edilmiş bir ilke vardır:
Eğer bir şeyin sana yapılmasını istemiyorsan, sen de onu başkalarına yapma. Bu ilkeyi en güzel ifade eden ise Peygamberimiz olmuştur. O bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Sizden hiçbir kimse, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.''
8. 1. ÖLDÜRMEMEK
"Öldürmemek'', dinlerin ortak evrensel öğütlerinden biridir. Başta ilahi dinler, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam olmak üzere, hemen bütün dinlerde, yaşam kutsaldır. Yaşama hakkı, dokunulamaz bir haktır. Bu hakkın temelinde ise, Allah'ın yarattığına saygı vardır. Can vermek ve canı almak Allah'a aittir. Kimse Allah'ın verdiği canı almaya yeltenmemelidir. Eğer yapılırsa, bu en büyük günahtır.
8.2. ÇALMAMAK
insanın, korunma altına alınmış bir diğer hakkı da, mülkiyeti, yani malı ve mülküdür. Bir insanın sahip olduklarını haksız yere, kandırarak almak, büyük günahtır. Çalmak da, bütün dinlerce yasaklanmıştır. Tevrat ve İncil’de çalmayacaksın emri açık olarak ifade edilmiştir.
Kuranıkerim, haksızlıkla birinin malını yemenin günahı olduğu üzerinde ısrarla durmaktadır. insanları ve özellikle de inananları kul hakkı yememe konusunda öğütlemektedir. Şu iki ayet meali, çalmanın ve haksız yere birinin malını yemenin ne kadar yerildiğini açıklamaya yetecektir:
''Birbirinizin malını haksız yere yemeyin ve insanların mallarını yemek için bir kısmını bile bile yargıçlara vermeyin. ''
''Ey inananlar, mallarınızı aranızda haksızlık yaparak değil, karşılıklı rıza ile yapılan alış verişle yiyin. .."
8.3. YALANCI ŞAHİTLİK YAPMAMAK
Yalancı şahitlik ve iftira, ahlak dışı bir harekettir. Bunun için dinler böyle bir durumu kesinlikle yasaklamışlardır. Bu da dinlerin ortak evrensel özelliklerindendir. İslam dini de, yalancı şahitliği şiddetle yasaklamaktadır. Bu hususta bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
''Ey inananlar! Anamız, babamız ve yakınlarımızın aleyhine de olsa. Allah için şahit olarak adaleti gözetin. ..Adaletinizde heveslere uymayın. .."
Görüldüğü gibi, bir Müslüman’ın, bırakınız kendi Lehine, en yakın akrabasının ve hatta anne veya babasının Lehine bile olsa yalancı şahitlik yapması yasaklanmaktadır. Bir başka ayette ise şöyle denilmektedir:
''Ey inananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahitler olun. Bir topluluğa öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olun. Bu takvaya daha yakındır. .."