Dini Bilgiler İslam > Kandil Gecelerinin Kutlanmasi Dogru Mudur

Dini Bilgiler Ansiklopedisi

Kandil Gecelerinin Kutlanmasi Dogru Mudur

KANDİL GECELERİNİN KUTLANMASI DOĞRU MUDUR?


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den kutlanması hakkında sahih bir hadis olmayan, ama ülkemizde kutlanan bazı kandil geceleri hakkında, Müslümanların bilinçlenmesi gerekiyor. Çünkü insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılamak için alış veriş yaparken hangi mağazada daha ucuz hangi markette daha kaliteli diye araştırıyorlar!
 
Ama ahirette kendilerini kurtaracak olan işleri yaparken, acaba bu amelin yapılmasını Allah (Azze ve Celle) emretmiş midir? Veya Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapmış mıdır? Ya da sahabeler bunu uygulamış mıdır, diye araştırmıyorlar. Kişinin işlemiş olduğu amel, salih ise onu kabrinde görür ve mükâfatlandırılır. Eğer kişinin işlemiş olduğu amel, salih değilse onu kabrinde görür ve cezalandırılır!
 
Bu konu hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in haber verdiği gibi kişi kabrine girince:
 
“…Yüzü güzel, elbiseleri güzel, kokusu hoş bir adam ona gelir ve der ki:
 
−Seni sevindirecek şeyleri sana müjdeliyorum. Allah’tan bir rıza ve içinde ebedi nimetlerin bulunduğu cennetlerin müjdesini sana getirdim. İşte bu sana vadedilen günündür.
 
Mü’min ona şöyle der ki:
 
−Allah sana da hayırlı müjdeler versin sen kimsin? Senin yüzün hayırlı şeylerle gelen kimsenin yüzüne benziyor.
 
O kişi de ona:
 
−Ben senin dünyada iken yapmış olduğun salih amelinim der. Allah’a yemin ederim ki ben seni şöyle bildim. Allah’a itaat hususunda çabuk davranan bir kimse idin. Allah’a karşı günah işleme hususunda ağırdan alırdın. Bunun için Allah seni hayırla mükâfatlandırdı…
 
–…Günahkâr kişi kabrinde iken ona yüzü ve elbiseleri çirkin, kötü kokan bir adam gelir ona şöyle der:
 
−Ben sana hoşuna gitmeyecek şeyleri bildiriyorum. İşte bu sana daha önce vaadolunan günündür.
 
Günahkâr kişi ona şöyle der:
 
−Sana da Allah hayır sözü işittirmesin. Sen kimsin yüzün kötü şeylerle gelen kimsenin yüzüne benziyor.
 
O şu cevabı verir:
 
−Ben senin dünyada iken işlemiş olduğun kötü amelinim. Allah’a yemin ederim ki; Ben seni Allah’a itaatte işi ağırdan alan, Allah’a isyana hızlıca koşan bir kişi olarak biliyorum. Allah sana kötülüğünün karşılığını versin.
 
Sonra ona, gözleri görmeyen, kulakları duymayan ve konuşmayan, elinde bir balyoz bulunan bir kişi görünür. Bu balyozu bir dağın üzerine indirecek olsa o dağ toprak olur. Günahkâr kişiye bu balyozla öyle bir darbe indirir ki bu darbe ile kişi toprağa döner…”
 
Ebu Davud, Hâkim, Tayalisi, Ahmed, Acurri Eş-Şeria, Nesei, İbni Mace
 
Eğer yaptığımız amellerin, kabrimizde karşımıza güzel bir şekilde çıkmasını istiyorsak, hadiste geçtiği gibi amellerimizin salih yani Kur’an ve Sahih Sünnete göre olması gerekiyor!
 
Maalesef günümüzdeki insanlar, hocalarından duyduğu şeyeri araştırmadan inanıp onunla amel ediyorlar! Ve bu hoca efendiler insanlara nasihat ederken okuduğu hadis, sahih midir, zayıf mıdır yoksa uydurma mıdır diye dikkat etmiyorlar! Sahih bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
 
“Kişinin her duyduğunu söylemesi, kendisine yalan olarak yeter.”
 
Müslim
 
Bu konuya en güzel örnek, insanların kulaktan duyma ve birbirlerine söylediği şu ZAYIF hadistir:
 
Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
 
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
 
‘Ey Allah’ım! Bize Recep ve Şaban’ı bereketli kıl, bizi Ramazan’a ulaştır’ buyurdu.”
 
Bu hadisi zayıftır! Ahmed bin Hanbel Müsned 1/259, Beyhaki, Keşfu’l Hafa 1/554
 
Demekki biz, birinden bir hadis duyduğumuzda o hadisin kaynağını ve sahih olup olmadığını sormamız gerekiyor! Yoksa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hadisinde geldiği gibi hocalardan işittiğimiz şeyleri başkalarına söylediğimiz zaman, yalan söylemiş oluruz!
 
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
 
لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن بَنِي إِسْرَائِيلَ عَلَى لِسَانِ دَاوُودَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ ذَلِكَ بِمَا عَصَوا وَّكَانُواْ يَعْتَدُونَ
 
“İsrailoğullarından küfredenler, Davud ve Meryem’in oğlu İsa’nın lisanı üzere lanetlenmişlerdir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebiyledir.”
 
Mâide 78
 
Bu ayetin tevsirinde, İbnu’l-Kayyim el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
 
“Bir insan bir şeyin haram olduğunu bile bile yaparsa, o insanda Yahudilikten bir cüz vardır! Kimde bir şeyin haram veya helal olup olmadığını araştırmadan yaparsa, ondada Hristiyanlıktan bir cüz vardır!”
 
Sünneti ve onun ahkâmını iyi bilen, sünnetin nuruyla aydınlanan, onun gölgesinde gölgelenen, şeriata ve sünnete uymanın güzel kokusunu koklayan herkes, kandi gecelerinde yapılan amellerin, dinde çıkarılan bir sapıklık ve akılsızlık olduğunu iyi bilir. Müslüman bir kişi, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i sevmenin böyle olmadığını da çok iyi bilir.
 
Eğer Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i sevmek böyleyse, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer sahaber Allah onlardan razı olsun bu gibi amelleri niçin bizden önce yapmadılar? Said bin el-Museyyib ve diğer tâbiîn imamları Allah onlara rahmet etsin, bu gibi amelleri niçin bizden önce yapmadılar? Dört mezhep imamı ve diğer İslam âlimleri, bu gibi amelleri niçin bizden önce yapmadılar? Bu kimselerden hiçbirisi bunun gibi veya buna yakın hiçbir davranışta bulunmamışlardır.
 
Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
 
“Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Bir gün mescide otururken eliyle yere düz bir çizgi çizip:
 
‘İşte bu Allah’ın dosdoğru yoludur’ dedi.
 
Sonra Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu çizginin sağına ve soluna küçük çizgiler çizip:
 
‘İşte bu yolların üzerinde insanları bu yola çağıran şeytanlar vardır’ dedi.
 
Daha sonra Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
 
“Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur buna uyun! (Başka) yollara uymayın! Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır...” En’am 152. ayetini okudu.”
 
Buhari, Müslim
 
(1) Mevlid Kandili
 
İsminden de anlaşıldığı üzere Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu gecedir. Yani kesin olmamakla beraber Rabiu’l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Bu gecenin ne fazileti ne de kutlanması hakkında hiç bir rivayet sabit olmamıştır.
 
Dolayısıyla Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ne de bizden öncekiler kutlamamıştır. Bunun üzerine İlim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve mevlid okumayı, dinde ihdas edilmiş bir bid’at olarak kabul etmişlerdir. Nitekim okunan mevlidin de bid’at olduğu ilim ehilince malumdur.
 
Değerli âlim Muhammed bin Salih el-Useymin (Rahmetullahi Aleyh) kendisine Mevlid-i Nebevi’yi kutlamanın hükmü sorulduğunda, o şöyle cevap vermiştir:
 
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu gece kesin olarak bilinmemektedir. Aksine günümüzdeki bazı tarihçiler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu gecenin Rebiu’l-Evvel ayının 9. gecesi olduğunu söylemektedirler. O halde Rebiu’l-Evvel ayının 12. gecesi yapılan kutlamanın tarihi yönden hiçbir dayanağı yoktur.
 
Mevlid-i Nebevi’yi kutlamanın dini yönden de hiçbir dayanağı yoktur. Çünkü Mevlid-i Nebevi’yi kutlamak, Allah’ın dininden olmuş olsaydı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapardı veya ümmetine bunu bildirirdi. Eğer Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapmış veya ümmetine bildirmiş olsaydı, bu kutlama, günümüze kadar hadis kitaplarında korunmuş olurdu.
 
Çünkü Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
 
“Zikr’i (Kur’an’ı) kesinlikle biz indirdik ve onu elbette biz koruyacağız.”
 
Hicr 9
 
Hadislerde, Allah-u Teâlâ tarafından âlimler vasıtası ile korunmaktadır.
 
Mevlid-i Nebevi diye bir şey olmadığına göre, bu kutlamanın Allah’ın dininden olmadığı anlaşılmış oluyor. Allah’ın dininden olmadığına göre, bizim Mevlid-i Nebevi ile Allah-u Teâlâ’ya ibâdet etmemiz ve O’na tevessülde bulunmamız asla câiz değildir.
 
Allah-u Teâlâ, rızasına ulaşmamız için bize belli bir yol tayin etmişse ki bu yol Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirmiş olduğu dindir. Allah’ın kulları olduğumuz halde, O’nun rızâsına ulaşmamız için kendi yanımızdan bir yol çıkarmamız nasıl câiz olsun?
 
Allah’ın Dininden olmayan bir şeyi O’nun dinine yerleştirmek olan bu hareket, Allah-u Teâlâ’nın hakkına yapılan bir tecâvüzdür. Yine bu hareket, Allah-u Teâlâ’nın şu sözünü yalanlamayı içerir. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
 
“Bugün size dininizi kemâle erdirdim. Üzerinize nimetimi tamamladım ve din olarak da size İslâm’ı seçtim.”
 
Mâide 3
 
Biz deriz ki, eğer bu kutlama dinin kemâlinden olsaydı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vefâtından önce olması gerekirdi. Dinin kemâlinden değilse, bu takdirde dinden olması mümkün değildir. Çünkü Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
 
“Bugün size dininizi kemâle erdirdim.”
 
Mâide 3
 
Herkim, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in vefâtından sonra ortaya çıkmış olmasına rağmen, bu kutlamanın dinin kemâlinden olduğunu iddiâ ederse, onun bu sözü yukarıdaki âyeti yalanlamayı içerir.
 
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlamak, bid’at ve haramdır. Üstelik bu kutlamada ne şeriatın, ne hissin, ne de aklın onaylamadığı büyük çirkinlikler olduğunu işitmekteyiz.
 
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlayanlar, içerisinde Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında aşırıya giden kasideleri, nağmelerle söylemektedirler. Öyle ki bu kimseler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i Allah’tan daha büyük bir hale getirmişlerdir. Biz bu durumdan Allah’a sığınırız.
 
Yine, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlayanlardan kimisinin akılsızlıklarını ve saçmalıklarını işitmekteyiz. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğduğu kıssayı okuyan mevlidhân;
 
“Mustafa dünyaya geldi” dediği anda herkes tek kişinin ayağa kalktığı gibi ayağa kalkarak;
 
“Şu anda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in rûhu aramıza geldi, ona saygı göstermek için ayağa kalkalım” demektedirler. Bu hareket, aptallığın ve akılsızlığın tâ kendisidir.
 
Bu kimselerin ayağa kalkmaları ibadetten değildir. Çünkü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisi için ayağa kalkılmasını çirkin görürdü.
 
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabı, insanlar içerisinde onu en çok sevenler olmalarına ve onu bizden daha fazla yüceltmelerine rağmen, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatta olduğu halde kendisi için ayağa kalkılmasını çirkin görmesinden dolayı Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için ayağa kalkmadıklarına göre, uydurma hayallerle ayağa kalkan bu insanlara ne demeli?
 
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in doğum gününü kutlama bid’atı, asırların en hayırlısı olan ilk üç asır yani sahâbe, tâbiin ve tebei tâbinin dönemi geçtikten sonra meydana gelmiştir. Üstelik bu bid’atla birlikte dinin esasıyla ters düşen bu çirkin şeyler meydana gelmiştir. Bunun yanında erkeklerle kadınların birbirine karışması gibi daha başka çirkin şeyler meydana gelmiştir.
 
Muhammed bin Salih el-Useymin’in fetvâ ve risâleleri 2/298, 300
 
(2) Regaib Kandili
 
Bu geceyi İhya etmek maksadıyla Recep ayının ilk Cuma gecesi yani akşamla yatsı arası kılınan on iki rekâtlık namazın ve bu gecenin fazileti hakkında dayanılan rivayet şudur:
 
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
 
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Recep ayında orucun faziletini zikrettikten sonra, devamla:
 
‘O ayda bulunan ilk Cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o, meleklerin regaib diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim Recep ayının ilk Perşembe gününü oruç tutar ve o günün, akşamla yatsı arası on iki rekât namaz kılarsa, Allah-u Teâlâ o kimsenin günahlarını bağışlar’ buyurdu.”
 
Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 39, 40
 
İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh) bu hadis hakkında şunları söylemiştir:
 
“Bu hadis Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in üzerine uydurmadır. Ali bin Abdullah ibni Cahdami bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup yalancı sayılmıştır. Büyük âlim hafız Abdulvahab (Rahmetullahi Aleyh)’i şöyle derken işittim:
 
“Bu hadisin ravileri meçhuldür. Ravilerle ilgili bütün kitaplarda onları aradım ama bulamadım.”
 
İbnu’l-Cevzi El-Mevdua 2/125, 126
 
İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh) sözüne şöyle devam etmiştir:
 
Bu hadisi uyduran kimse bid’atında çok aşırı gitmiştir. Çünkü bu namazı kılan kimse, önce gündüz oruç tutacaktır. Belki de o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu olunca da akşam namazına kadar haliyle yemek yeme imkânı bulamıyacaktır. Akşam namazından sonra, bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak gayet eziyet çekmiş olacaktır.
 
Doğrusu ben, Ramazan ve teravih namazlarına nazaran insanların bunda, nasıl izdiham yaptıklarını gördüm ve kıskandım. Bilakis bu namaz halk indinde diğerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda diğer beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor.
 
Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 30, İbnu’l-Cevzi el-Mevdua 2/127
 
Hafız Ebu’l-Hitab (Rahmetullahi Aleyh) ise şunu söyler:
 
“Regaib namazını uydurmakla itham edilen kimse Ali bin Abdullah ibni Cahdami’dir. Bu hadisi meçhul olan raviler üzerine uydurmuştur. Bu raviler hiç bir kitabta mevcut değildir.”
 
Ebu Şame El-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 30
 
Hafız el-Iraki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
 
“İmam Rezzin, bu hadisin uydurma olduğunu şöylemiştir.”
 
Çukayn Es-Sünenü ve’l-Mubiede’at 140
 
İmam Tartuşi (Rahmetullahi Aleyh) şu sözünü ekler:
 
“Receb ayındaki regaip namazı ise, Beytu’l-Makdis’de bizim bulunduğumuz yerde, hicri 480 senesinde ihdas edilmiştir. Bundan önce bu namazı ne gördük ne de duyduk.”
 
Tatusi El-Havadisu ve’l-Bida’i 133
 
(3) Mirac Kandili
 
Recep ayının yirmi yedinci gecesidir. Sünnet ve Bid’atler kitabının yazarı (Rahmetullahi Aleyh) Recep ayındaki bid’atler bölümünde şunları söyler:
 
“Mirac kıssasını okuyup Recep ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bid’attır. Recep, Şaban ve Ramazan aylarında okunan ve sünnette de olmayan dualar bid’at ve uydurmadır.
 
Şayet bunlarda bir hayır olmuş olsaydı bizden öncekiler bunda bizleri geçerlerdi. Mubarek gece diye bilinen bu günleri ibadetle geçirmeye dair hiç bir delil sabit olmamıştır.”
 
Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at 143
 
Şeyhu’l-İslam ibni Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh)’de Recep ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle demiştir:
 
“Muteber âlimlerin belirttiği gibi; İslam âlimlerin ittifakıyla bu namaz meşru değildir. Bu ancak cahil ve bid’atçı kimseden meydana gelmiştir.”
 
Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at
 
Bu gecede de mevlid okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir bid’ata diğer bir bid’at eklenmiştir.
 
(4) Berat Kandili
 
Berat kandili, Şaban ayının ortasında olan 15. geceye denilmektedir. Bu gecenin fazileti ile ilgili zayıf ve uydurma bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim.
 
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
 
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
 
‘…Allah-u Teâlâ, Şaban ayının onbeşinci gecesi dünya semasına iner ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha çok günahları veya günah işleyenleri bağışlar’ buyurdu.”
 
Tirmizi 739 İbni Mace 1389
 
Ali (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
 
“Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
 
‘Şaban ayının onbeşinci günü olunca, oruç tutan kişi gecesini de ibadetle geçirsin’ buyurdu.”
 
İbni Mace 1388, Beyhaki Şuabu’l-İman 3542, İbnu’l-Cevzi El-İlelu’l-Mutenahiye 2/71
 
Bu hadis hakkında imam Busiri (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
 
“Bu rivayetin senedinde ibni Ebi Sebure vardır. İmam Ahmed bin Hanbel ve Yahya ibni Ma’in (Rahmetullahi Aleyh), bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler.”
 
Busiri 2/10
 
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
 
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
 
‘Bu gecede Âdemoğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner’ buyurdu.”
 
Beyhaki Davud’ul-Kebir, Ebu Şame el-Baisu Ala İnkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35
 
Bu hadis hakkında imam Beyhaki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
 
“Bu hadisin senedinde hiç kimsenin tanımadığı meçhul olan kimseler vardır.”
 
Beyhaki
 
Ebu Şame (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
 
“Bu gecelerin fazileti ile senenin diğer geceleri arasında hiçbir fark yoktur!
 
Ebu Şame el-Baisu Ala inkari’l-Bida’i ve’l-Havadisi 35
 
Ancak bu hadislerin hiç birisi sahih değildir.
 
Not: Şaban ayının 15. gecesi yani berat kandili diye bilinen geceyi kutlamak bidattır! Yani gündüzünde oruç tutmak ve gecesinde namaz kılmak hakkında ki bütün hadisler uydurma olup asılsızdır! Ne Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nede sahabeler, Şaban ayının 15. gecesini kutlamamışlardır!
 
Şaban ayının 15. gecesi hakkında şöyle bir sahih hadis vardır:
 
Ebu Musa el-Eşari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
 
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
 
‘Şüphesiz Allah-u Teâlâ Şaban ayının onbeşinci gecesi (kullarına) bakar ve yarattıklarından hepsini mağfiret eder. Yalnız kendisine şirk koşanı ve düşmanlık eden, kin ve husumet besleyene mağfiret etmez’ buyurdu.”
 
İbni Mace 1390
 
Berat Kandilinde Kılınan Namaz
 
Büyük âlim Ali ibni İbrahim (Rahmetullahi Aleyh) bu namaz hakkında şöyle demiştir:
 
“Şaban ayının ortasında, geceleyin kılmak için uydurulan bu namazda, onar defa ihlâs suresi okumak suretiyle cemaatle kılınıyor. Cuma ve Bayram namazlarından daha fazla önem verilen, yüz rek’atlık elfiye namazına gelince, hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber veya eser gelmiştir.
 
İmam Gazali’nin İhyayu Ulumu’d-Din isimli kitabında bu hadislere sahih demesine aldanmayın.”
 
Muhanmed Tahir bin Ali el-Hindi Tezkiraiu’l-Mevdua 45
 
Hafız İraki (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
 
“Berat gececinde kılınan namaz hakkındaki hadisler batıldır.”
 
Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at 144
 
İbnu’l-Cevzi (Rahmetullahi Aleyh)’de şöyle demiştir:
 
“Şüphesiz bu namaz uydurmadır.”
 
İbnu’l-Cevzi el-Mevdu’at 2/127
 
Şeyhu’l-İslam ibni Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh)’de buna benzer sözler söylemiştir.
 
İktidau’s-Sıtatu’l-Mustakim 2/632, 639
 
Bu Namazın Çıkış Tarihi
 
İmam Tartuşi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
 
“Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki:
 
Bu, namaz ilk olarak hicri 448 senesinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinde ibnu Ebi’l-Hamra adıyla tanınan birisi Beytu’l-Makdise geldi, güzel tilaveti vardı. Kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının onbeşinci gecesinde namaz kıldı.
 
Arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Bir sene sonra ibnu Ebi’l-Hamra denilen adam yine geldi ve arkasında birçok insan bu namazı kıldı. Daha sonra mescidde bu namaz yayıldı.
 
Böylelikle Mescidi Aksa da ve insanların evlerinde bu namaz kılınmaya başladı. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi.”
 
Tartuşi El-Havadisu ve’l-Bida’i 132
 
“Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlid okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.
 
Bazı kimseler insanların manevi gıdalarını tıkadığımız iddiasıyla bu makaleyi hoş görmeyebilirler. Ancak bu gibi kardeşlerimize Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Aişe (Radiyallahu Anha)’dan gelen sahih bir hadisi hatırlatmak isteriz.
 
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
 
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
 
‘Herkim, bu işimizde (dinimizde) onda olmayan bir şeyi ihdâs ederse, o ihdâs ettiği şey, ondan reddolunmuştur (batıldır)’ buyurdu.”
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol